Kemal Gözler, Elveda Kuvvetler Ayrılığı, Elveda Anayasa: 10 Aralık 2016 Tarihli Anayasa Değişikliği Teklifi Hakkında Bir Eleştiri
Nafakasını alamayan veya nafaka süresi dolduğu halde geçim derdi yaşayan ihtiyaç sahibi eşlere destek olmak üzere devlet yardımı ve istihdam mekanizmaları devreye alınacaktır. Gerçek kalkınma ve ilerleme için, sömürge tipi sanayi faaliyetleri yerine, bütünleşmiş yapıda olan ve gerçek sanayi hamlelerini tercih edeceğiz. Yatırım, üretim ve sanayileşmeyi engelleyen bütün mali ve idari düzenlemeleri ortadan kaldıracak, sanayileşmeyi ve teknolojik ilerlemeyi koruyup geliştirmek için gerekli zihniyet, mevzuat ve idari yapı değişikliğinin gerçekleşmesini sağlayacağız. Yurt sathında ağır sanayinin temel hammaddesi olan yassı çelik üretiminin arttırılmasına, ağır sanayi için son derece önemli olan ara mallarını üretecek sanayinin kurulmasına önemli teşvikler ve destekler vereceğiz. Ekonomik faaliyetlerin temel taşlarından KOBİ’lerimizi, yeterli ölçüde, şeffaf, adil, kolay ve süratli bir şekilde destekleyecek, bu alandaki bürokratik süreçleri sadeleştireceğiz. Adli sicil kaydı ise yalnızca işlenen bir suç karşılığında mahkemelerce verilen kesinleşmiş cezalar için tutulmaktadır. Bazı idari kurumların verdiği cezalara karşı özel kanunlarındaki hükümler gereği idare mahkemesine iptal davası açmak gerekir. Maddesine göre idari para cezalarına karşı Sulh Ceza Hakimliği‘ne itiraz edilebilir. 5326 sayılı kabahatler Kanunu kabahat niteliğindeki fiiller açısından idari para cezası verme yetkisini Cumhuriyet Savcılarına ve Mahkemelere de vermiştir. (8) Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi tarafından derhal giderilmesi halinde idarî para cezasına karar verilmeyebilir. (2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve elkoymaya kolluk görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir karar verir.
- Maddeleri ile düzenlenen 61 ve 61/A maddelerinde , şu an ise 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29 ve 30.
- Gurbetçi vatandaşlarımıza, Avrupa’da ikamet ettiği ülkede belirli bir süre kalmasının ardından, Türkiye’ye gümrüksüz araç, makine veya teçhizat getirebilme hakkını vereceğiz.
Madde 15- Genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesi toplantı yerinde hazır bulundurulur. Toplantı yerine girecek üyelerin resmi makamlarca verilmiş kimlik belgeleri, yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulunca görevlendirilecek görevliler tarafından kontrol edilir. Üyeler, yönetim kurulunca düzenlenen listedeki adları karşısına imza koyarak toplantı yerine girerler. Kimlik belgesini göstermeyenler, belirtilen listeyi imzalamayanlar ile genel kurula katılma hakkı bulunmayan üyeler toplantı yerine alınmaz. Bu kişiler ve dernek üyesi olmayanlar, ayrı bir bölümde genel kurul toplantısını izleyebilirler. Rantı önceleyen değil, adil ve hakça paylaşımı önceleyen bir kentsel dönüşümü sağlamak amacıyla yerel yönetimlerle ilgili, başta 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve 5393 sayılı Belediye Kanunu olmak üzere, 5302 sayılı İl Özel İdaresi ve 5442 sayılı İl İdaresi kanunlarında düzenlemeler yapacağız.
Fıkrasında yer alan sorumluluk düzenlemesinin, ceza sorumluluğu için de geçerli olup olmadığı değerlendirilecektir. Bu yazımızda; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Sanığa verilecek güvence belgesi” başlıklı 246. Maddesinde düzenlenen ve CMK m.248/7 atfıyla şüpheli hakkında da uygulanabilen güvence belgesinin, yalnızca verildiği dosya bakımından mı, yoksa şüpheli veya sanığın soruşturulduğu veya yargılandığı tüm dosyalar bakımından mı tutuklanmayacağı konusunda güvence sağladığı sorusuna cevap aranacaktır. Bu yazımızda; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Davaya yeniden bakacak mahkemenin işlemleri” başlıklı 307. Fıkrasına göre Yargıtay’ın bozma kararına uyduktan sonra ilk derece mahkemesinin veya bölge adliye mahkemesinin sanığın ifadesini hangi hallerde alıp almayacağı kaleme alınmıştır. Örgütlü suçlarda cezaların infazı konusunda; Türk Ceza Kanunu’nun 6/1-j, 58/9 ve 220 hükümleri ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107/4 hükmünde yer alan kavramların farklılığından kaynaklanan, belirli ve öngörülebilir niteliği taşımayan, çelişkili ve adil olmayan uygulamalarla karşılaşılabilmektedir. Sorunun çözümü; 5275 sayılı Kanun m.107/4, TCK m.6/1-j ve m.220 hükümlerinin, birbirlerine uygun çatı kavramlar kullanılarak yeniden düzenlenmesi ile mümkün olabilecektir. Aksi halde; örgütlü suçların infazında, hem adaletsizlik ve hem de yeknesaklıktan uzak uygulamalar varlığını sürdürecektir. Olağan kanun yolları olarak düzenlenen istinafa ve temyize başvurmanın en temel farklarından birisi, gerekçe gösterme zorunluluğuna ilişkpinup. Bilindiği üzere istinaf kanun yolu başvurularında; Cumhuriyet savcısı dışında sanık veya katılan tarafın kararı istinaf etmesi yeterli olup, ayrıca sebep gösterme zorunluluğu bulunmamaktadır . Kararı istinaf kanun yoluna götürmek isteyen taraf, verilen kısa kararla birlikte ve duruşmaya katılmamışsa kararın tebliğinden sonra Kanunda belirtilen sürede istinaf kanun yolu başvurusunu yapmak zorundadır. Sanık veya katılan tarafın ilk derece mahkemesinin kararını istinaf ettiğine dair iradesini gösteren bir başvuru, istinaf kanun yoluna konu kararın ve dosyanın bölge adliye mahkemesi ceza dairesi tarafından tüm yönleriyle incelenmesi için yeterlidir.
Kitle İletişim Hukuku dersinde kitle iletişim özgürlüğünün içeriği, sınırlandırılması ve basın özgürlüğü ile ilişkisinin açıklanması, basın rejimi, radyo-televizyon rejimi ve internet rejimi hakkında öğrencilerin bilgilendirilmesi, düşünceyi ifade özgürlüğünün kitle iletişim özgürlüğü ile ilişkisinin ortaya konması amaçlanmıştır. Bu derste kitle iletişim özgürlüğünün içeriği, sınırlandırılması ve basın özgürlüğü ile ilişkisi, düşünceyi ifade özgürlüğünün unsurları, sınırlandırılması ve kitle iletişim özgürlüğü ile ilişkisi incelenmektedir. Ders kapsamında hukukun « sosyal olgu » kimliğiyle incelenmesi esas alınmaktadır. Bu incelemenin özünü, hukuk sistemindeki kural içeriklerinin öğrenilmesini ifade eden klasik bakışın ötesine geçilerek, kurallar sistemi dışından hukuka bakılmasını sağlayan sosyolojik yaklaşım oluşturmaktadır. Hukukun sosyolojik kökeni, etkinliği, işlevi ve tarihsel evrimi gibi sorunlar temel alınarak, Montesquieu, Durkheim, Marx, Max Weber, Gurvitch gibi kurucu isimlerin hukuka ilişkin görüşleri incelenir ve farklı yaklaşımların varlığı saptanır. Dersin amacı önce genel olarak siyasal iktidar tiplerini ve özel olarak modern devleti (devlet kuramı), ardından da bireyin iktidar/devlet karşısındaki konumunu (hak ve özgürlükler) ele almaktır.
İdarenin tüm ihaleleri için uygulanacak usulleri düzenleyen bir tek kanun bulunmamaktadır. Birden çok kanunla düzenlenen kamu ihale mevzuatının dağınık bir yapı arz ettiği söylenebilir. İdarenin kamu ihalesi bakımından en sık başvurduğu kanunlar, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’dur. En sık başvurulan kanunlar bunlar olmakla birlikte, kamu ihale usullerinin düzenlendiği başka kanunlar da bulunmaktadır . Sokaklarda yaşayan veya sokaklara terk edilmiş hayvanlar, düpedüz sahipsiz, kimsesiz bırakılmış, korumasız, güvenceden yoksun, yaşam hakları sürekli şekilde tehdit altında bulunan şanssız, kadersiz hayvanlardır. Kadersiz, bizim gibi nefes alıp veren, acı duyan, yaşayan canlılardır, varlıklardır. Anayasa m.101/1’de; Cumhurbaşkanının “milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olması” şartı aranmaktadır. Maddesine göre; “Kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip her Türk vatandaşı Cumhurbaşkanı seçilebilir”. Maddesine göre olağanüstü hal ilan edildikten sonra Cumhurbaşkanı tarafından olağanüstü halin ilanına yol açan sebepleri ortadan kaldırabilmek için çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde konu sınırlamasının bulunmadığı, sadece Anayasa m.15/2’de öngörülen sınırların dikkate alınmasını gerektiğinde tartışma bulunmamaktadır. Böyle bir durumda, Cumhuriyet savcısının icra dosyasına müdahale edip edemeyeceği veya herhangi bir işlem yapabilme yetkisinin bulunup bulunmadığı konusunda tereddütler yaşandığı görülmektedir.
Elkoyma, suça veya yasağa konu olabilecek malvarlığının geçici olarak fiili ve/veya kaydi şekilde mal sahibinden veya zilyedinden alınmasıdır. Önleme araması; genel mahiyette yapılan arama olarak bilinse de, yine Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu (PVSK) m.9’da gösterilen sebep, şekil ve şartlarla gerçekleştirilebilir. Önleme aramasında elkoyma olmaz, sadece malın koruma altına alınması mümkündür. Adli aramada ise, işlendiği iddia veya teşebbüs edildiği iddia edilen bir suçla ve/veya faili ile ilgili makul şüphe altında bulunabileceği yerlere bakılır. Ancak adli aramada, hangi suçla ilgili arama kararı verilmişse bundan umulan, bununla birlikte bununla veya bunsuz başka suçu ilgilendiren delile de ulaşılabilir ki, bunun adına “tesadüfen elde edilen delil” denir (umulmayan delilin elde edilmesi de denilebilecek bu usul Ceza Muhakemesi Kanunu m.138/1’de öngörülmüştür). Maddenin düzenlendiği, ancak bu maddenin 5237 sayılı Kanunun lehe hükümlerinin tatbiki ile sınırlama uygulanabileceği, nitekim bu hususun 5252 sayılı Kanunun 1. Maddelerinde belirtildiği, 5237 sayılı Kanunun “Özel kanunlarla ilişki” başlıklı 5. Maddesi atfı ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Kaçakçılık Suçları ve Cezaları” başlıklı 359. Maddenin yalnızca Türk Ceza Kanunu’nun genel hükümleri ile sınırlı uygulanabileceği, ancak bu maddenin 5252 sayılı Kanunu ve 213 sayılı Kanunu kapsamadığı, bu nedenle 7394 sayılı Kanunun 4. Maddesiyle VUK m.359’da yapılan değişikliklerin şüpheli, sanık ve hükümlü lehine uygulanabilmesi için yine 7394 sayılı Kanunun 6.
“Yasama dokunulmazlığı” başlıklı Anayasa m.83/2’de yer alan, “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14’üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.” hükmüyle, yasama dokunulmazlığı kapsamı dışında kalan haller belirtilmiştir.Bu yazımızda; Anayasa m.83/2’de bulunan, yasama dokunulmazlığı kapsamı dışında kalan durumlarla ilgili tartışılması gerektiğini düşündüğümüz hususlara değinilecektir. Madde 92- Dernekler, yerleşim yerlerinde meydana gelen değişiklikleri Yerleşim Yeri Değişiklik Bildirimini EK- 24; genel kurul toplantıları dışında dernek organlarında meydana gelen değişiklikleri Dernek Organlarındaki Değişiklik Bildirimini EK- 25 doldurmak suretiyle, değişikliği izleyen otuz gün içinde mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler. Bu belgeler, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir. Bu derneklerin para, mal ve haklarının devri, son yönetim kurulu üyelerinden oluşan tasfiye kurulunca yapılır. Bu işlemlere, feshe ilişkin genel kurul kararının alındığı veya kendiliğinden sona erme halinin kesinleştiği tarihten itibaren başlanır. Fakat, trafik idari para cezasıyla birlikte aracın da trafikten men edilmesine karar verilebilir. Böyle bir karar verilmişse, yetkili mahkeme Sulh Ceza Hakimliği değil, kararı veren polis biriminin bulunduğu yerin İdare Mahkemesidir. İdare Mahkemesi, hem trafik para cezasının hem de trafikten men kararının iptali açısından yetkili mahkemedir. (1) Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, dilencilikten elde edilen gelire elkonularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun m.52/2 hükmü de; siyasi parti kapatma davalarının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun davanın mahiyetine uygun hükümleri uygulanarak, dosya üzerinden Genel Kurul tarafından inceleneceğini ve kesin olarak karara bağlanacağını düzenlemektedir. Cezaların infazında koşullu salıverilme yasağı öngören hallerden bir kısmı, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu m.17/2’de düzenlenmiştir. Bu hükme göre; “Tutuklu veya hükümlü iken firar veya ayaklanma suçundan mahkum edilmiş bulunanlar ile disiplin cezası olarak üç defa hücre hapsi cezası almış olanlar, bu disiplin cezaları kaldırılmış olsa bile şartla salıverilmeden yararlanamazlar”. Elbette bu hükmün tatbiki için; hükümlünün, 3713 sayılı Kanun kapsamına giren bir suçtan mahkumiyeti bulunması gerekir. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da, sadece disiplin cezasına bağlı olarak bu şekilde bir koşullu salıverilme yasağı öngörülmemiştir. Daha önce “Evlilik Birliğinde Özel Hayata Saygı Hakkının Kapsamı ve Kişisel Alan” başlıklı yazımızda, eşler arasında özel hayatın ve muhaberat hürriyetinin gizliliğinin olup olmayacağını, bir eşin diğerinin özel görüşmelerine ve muhaberatına gizlice, tuzak kurarak veya bir plan dairesinde müdahale edip etmeyeceğine dair ayrıntılı bir yazı kaleme almıştık. Bu defa; ilk yazımızda yer verdiğimiz Anayasa Mahkemesi’nin konu ile ilgili ihlal kararı karşısında, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin ilk yazımıza konu kararları sonrasında verdiği iki yeni kararını değerlendirip görüşümüze yer vereceğiz. Asliye Ceza Mahkemesi’nin itiraz yoluna başvurusu üzerine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. Fıkralarında düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kurumuna ilişkin tüm hükümlerin tümünün oyçokluğu ile iptaline karar vermiştir. Maddesi, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarını ve faillerin ceza sorumluluğunu; TCK m.192’de düzenlenen etkin pişmanlık müessesesi ise, uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarını işleyen şahısların, yargı makamlarına hizmet ve yardımları karşılığında ceza sorumluluklarının kaldırılmasını ve azaltılmasını düzenlemektedir.
Bu sebeple, önce ahlak ve maneviyat ilkesini gerçek anlamda özümseyerek gençlerimizi, yeni nesillerimizi hidayet ve ilmi kendi bünyelerinde birleştirebilen, vatan sevgisine ve tarih şuuruna sahip, ahlaki değerleri yüksek nesiller olarak yetiştirebilmemiz gerekmektedir. Bu özelliklerden bir tanesinin eksik olduğu nesiller yetişmesi halinde, ülkemize yarardan çok zarar geleceğini yakın tarihimizde örnekleriyle ve acı tecrübeleriyle hep birlikte müşahede ettik. Zihinsel engelli, otistik ve down sendromlu olan bireylerin ve ailelerinin; sosyal güvenlik, sosyal yardım ve sosyal hizmetlerden daha etkin biçimde yararlanmasını ve toplumsal yaşama tam katılımlarını sağlayacağız. Otizm, zihinsel otistik ve down sendromlu olan bireyler için tam süreli bakım ve rehabilitasyon hizmetleri geliştirecek, yaygınlaştıracak ve özel eğitim saatlerini artıracağız. Engelli vatandaşlara yaklaşım, tutum ve davranışla ilgili toplumdaki bireyleri bilinçlendirmeye yönelik projelerin, konferansların ve etkinliklerin devlet ve sivil toplum kuruluşları tarafından gerçekleştirilmesini sağlayacağız. Engelli okullarını yaygınlaştırılıp şehir merkezlerinde ulaşım sorunu olmayan bölgelere alacağız. Ayrıca özel eğitim haftalık saatlerinde engel gruplarına göre farklılık göstermekle birlikte, tüm gruplar için önemli düzeyde artış sağlayacağız. Tüm kamu ve özel sektör resmi web sitelerinin, tüm engel grupları açısından erişilebilir olmasını sağlayıcı hukuki düzenlemeler getireceğiz. Bu konuda yerel yönetimlere zorunluluk getirecek ve ilgili meslek odaları ile iş birliği yapacağız. Özel sektör işyerlerinde ve korumalı işyerlerinde çalıştırılacak özel gereksinimli işçilerin prime esas Paribahis mobil giriş alt sınırı üzerinden hesaplanan işçi ve işveren sigorta primlerinin tamamının Hazine tarafından karşılanmasına yönelik mevzuat değişikliğini hayata geçireceğiz. Yeniden Refah Partisi olarak “Engellilere Hizmet Önceliğimizdir” sloganımızla çıkmış olduğumuz bu yolda, engelli vatandaşlarımızın hayatın tüm alanlarında yer alabilmesini sağlamak temel amacımızdır. Bu sebeple engelli vatandaşlarımızın hayatın her alanında bireysel katkılarının sağlanması için gerekli tüm düzenlemeleri yapacağız.
Çok yakın zamanda bu reaktörlerin daha büyük ölçeklerde ticarileşmesi beklenmektedir. Kentsel dönüşümün aile bütünlüğünü, geniş aile yaşamını, mevcut komşulukları etkilemeyecek şekilde yapılmasını sağlayacağız. Vatandaşlarımızı ailelerinden ve komşularından ayıran, göçe zorlayan bir kentsel dönüşüm asla kabul edilemez. Bu amaçla cazip koşullardaki finansman desteğini yer sahiplerine vererek, mevcut geniş aile yaşamı ve mahalle kültürünün sürdürülmesini destekleyeceğiz. Kentsel dönüşümde riskli alanlarda konumlandırılmış stratejik öneme sahip üretim ve sanayi tesislerinin de dönüştürülmesine öncelik vereceğiz. Sanayi tesislerinin bir araya kümelenmesini sağlayıcı düzenlemeler yaparak, hem ortaklaşa üretim ağlarının genişletilmesini sağlayacak, hem de gelecek nesillerimize daha temiz ve yaşanabilir kentlerin miras bırakılmasını sağlayacağız. Vatandaşlarımızın, süregelen en büyük problem olarak gördüğü depremle ilgili yönetimsel süreçler AFAD tarafından değil merkezi otorite tarafından planlanacak ve koordine edilecektir.
Commentaires récents